Şimşir (Buxaceae, Buxus sp.) genellikle çalılar, nadiren küçük ağaçlar şeklinde yaprak dökmeyen, görsel, kültürel ve ekonomik açıdan önemli olan bir bitki türüdür. Ülkemizde, Buxus sempervirens L. (şimşir) ve Buxus balearica Lam. (uzun yapraklı şimşir) olmak üzere iki doğal türü bulunmaktadır. Karadeniz bölgesinde de deniz seviyesinden 1900 metre rakıma kadar olan alanda karışık yaprak döken ormanlarda, çalılıklarda, yamaçlarda ve kayalıklarda doğal olarak yetişmektedir. Son 10 yıl içerisinde, iki yabancı istilacı orman zararlıları olan "şimşir yanıklığı" etkeni mantarlar (Calonectria pseudonaviculata ya da Calonectria henricotiae) ile "şimşir güvesi" (Cydalima perspectalis) nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de şimşir ormanları büyük zararlara uğramıştır. Ülke genelinde hemen hemen tüm doğal şimşir alanlarında ciddi zararlar ve büyük kısmında ise tamamen kurumalar meydana gelmiştir. Park ve bahçe bitkisi olarak üretilip parklarda dikilen (plantasyon) şimşirlerde de sürekli olarak kurumalar gözlenmektedir.
Doğu Karadeniz bölgesi, özellikle Kaçkarlar pek çok değerli şimşir
popülasyonlarına sahip olan, anıtsal ağaç niteliğinde şimşir alanlarını içeren
önemli bir bölgedir. Ancak bu istilacı orman zararlıları tarafından var olan
şimşirlerin büyük bir bölümü tahrip olmuş, neredeyse tamamının yok olması
durumuna gelmiştir. Kaçkar Dağları Milli
Parkı içinde yer alan Meydan köy sınırları içinde saf bir şimşir alanı bulunmaktadır.
Ancak bilindiği üzere şimşir ağaçlarının kuruması nedeniyle bu bölge hayalet
ormanı görünümüne bürünmüştür.
RTEÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, Mikrobiyoloji ve Moleküler Biyoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şengül ALPAY KARAOĞLU ve ekibi tarafından üretilen ve de ilk olarak şimşirlerde uygulanan bu biyolojik kontrol mücadelesi çalışması prototip olarak başlatılmıştır.Çalışma Bölge Müdürlüğümüz işbirliğiyle üç yıldan beri sürdürülmektedir. Kaçkar Dağları Milli Park Müdürlüğü tarafından da alanda uygulanan ışık tuzakları tırtıl mücadelesin de önemli bir rol oynamaktadır. Alanda üç yıldan beri sürdürülen bu iki yönlü (biyokontrol ajan ve ışık tuzakları) mücadele sonucunda, şimşir ağaçlarının hayata tutunma gayretlerine destek sağlanmıştır. Çalışma başlatıldığında canlı olan ağaçların büyük çoğunluğunun, hala canlılıklarını sürdürdüğü, dirençlerinin artmış olduğu, genç sürgünlerin boy gösterdiği ve uzun yıllardan beri ilk kez tohum vermek için hazırlandığı gözlenmiştir.
Prof. Dr. Şengül ALPAY KARAOĞLU, bu yıl kış mevsiminin uzun geçmesi ve
bol kar yağışlı olması sürdürülen biyolojik mücadeleye önemli katkı sağladığını
belirtti. Üç yıldan beri sürdürülen ve
gönüllülük esasına dayanan bu işbirliği çalışmasının sonucunda ortaya çıkan
verilerin çok umut verici olduğu, çalışmaların sürdürülmesi gerektiği ve daha
kapsamlı çalışmalarla alanın rehabilite edilebileceği belirtilmektedir. Havaların
ısınması ile patojenlerin yeniden ortaya çıkacağı bilindiğinden dolayı,
biyokontrol ajan uygulaması çalışmalarının yılda en az üç kez tekrar edilmesi gerektiği
belirtilmekte olup yılın ilk uygulaması, ekipçe gerçekleştirilmiştir. Hastalık
etkeni mantarların ortam şartlarına çok dayanıklı olmaları nedeniyle bu mücadeleye
uzun yıllar aralıksız devam edilmesinin kalıcı çözüm getirebileceği
düşünülmektedir.
- Çiçek ve tohum gözlenen taze yeşermiş sağlıklı sürgünlü şimşir ağaçlarından görünüm
-Kendini
biyoremide eden ağaç kök ve gövdelerinden ve de taze sürgünlerinden görünüm